Powered By Blogger

12 Kasım 2016 Cumartesi

FARKLI BİR BAKIŞ.......




   
                 Uzaklardan,çok uzaklardan bir görüntü kafamda canlanıyor sanki...Havalanıyor sepet,bir bakmışınki; dünya ile bağların koptuğuna şahit oluyorsun...Korkularım doruğa tırmanırken,ne kadar küçük bir yaşam formu olduğumuzu hissedebiliyordum.


                        Gerçekten ordaymıydım?Hiç olmadığım halde.Hayal gücüm benimle oynar gibiydi.Bu ve bunun güzellikler her zaman benim için bir umut olmuştur.Başkaları gibi olmaktansa,kendi hedeflerime küçük bir bakış açısı beni heyecanlandırabiliyor.Peki,her zaman farklı olmak işe yarıyor mu?


                        Farklı olmanın ferahlığını hissediyorsunuz.Tıpkı,temiz bir defter sayfasını açmış gibi.....

                        Farklı gözlemek,taze fikirleri ortaya çıkartabilirsiniz. Bu aynı yeni yağan bir kar birikintisine üstünde iz bırakmak gibi......

                      Yeni bulunmuş bir nesneye,kimsenin görmediği boşlukları eklemeye benziyor.Fark etmek,farklı olmayı ve çabuk farkedilmemızı sağlar.
                     

   Aslında,ihtiyaçlarımız bizi aynı şeyleri   yapmamıza zorluyor.Bu da öne
çıkmamızı daha güç yapıyor.Bu yarışı önde tamamlamak isteyenler ya da öncü olanlar her zaman farklı olmuşlardır.Evet,farklı bir açıdan bakması zor ama başarı insana daha büyük kapıları açabiliyor.Peki aynı bakış tarzı öyle mi?............................

                      Aynı bakış tarzı insanda sabitler oluşturur.Yani hep eskiye dönme özledimi vardır,sanki.İnsanlar yeniliğe kapalıdır.Kolayı daha da zor yapar gibi........

                     Yeni fikirler,insanı tertemiz düşüncelerle doldurur insanı....En azından ben öyle düşünüyorum.Geçmişten bugüne gelirken insan hep değişimi tercih etmiş.Eskiden çirkin ve tercih dışı  görülen eserler vardı.Şimdi bu eserlerin değeri çok uçuk  bir biçimde.Aslında eser değişmiyor.Sadece bakış açımızdan farklı yerlere odaklanıyor.......Sadece bakmak yeterli değil,aynı zamanda görmeliyiz. ..........................


                     Farklı olanı bulmak bazen kolaydır.Ama farklı olmak zordur.İnsan kolay olmayı tercih ettikçe çevresinden bir farkı kalmıyacağını unutmayın.Bu köşeye ders vermek için yazmıyorum.Sadece Düşündüklerimim kalıcı olmasını istiyorum,o kadar...Kalıcı olan bilgidir.Bugünkü bu kadar,bana vakit ayırdığınız için  Teşekkürler. ...


          -SERZAF-                            
      

                                                               

           





 

31 Ekim 2016 Pazartesi

SİNERJİNNİN GÜCÜ




                         İki farklı güç, madem aynı yola gidiyoruz.Güç birliği yapsak gücümüz katlanır diye düşüne dursunlar........

                         Büyümek,bazen tek başına yeterli olmayabilir.Farkı farkederler,eksik yanlarını daha iyi görmeye başlar.Gündüzün geceyle bir günü yirmi dörde tamamlaması gibi..İki farklı düşünce bir beyinde şekil alır mı?Peki insan bir düşünceye kenetlebilir mi?Gücün ivmesi, ancak farklı bir güçle birlikte olursa ne olur diye düşündünüz mü? Farklı olduğumuzda neden bu çekici oluyoruz?Çekmek ve itmek,bunun sonucunda iki tarafında kârlı çıkması olası mı?

                        Sen farklısın,değil mi?Ben belki senin gibi düşenemebilirim.Ama birbaşka kişi bizden daha kolay yapabilir.Görüş açısı aynı olanı değil,farklı olan fikir ön plandadır herzaman.Bu benim kendimle barışık olmamın sırrıdır.Bu özelliğimle herzaman farklı olmanın çok güzel birşey olduğu öğrendim.
                           O kadar soru sorduk.Ama cevapları da en çokta yalnız kaldınız da,düşünmenizi isterim.Herkesin farklı fikirler ürettiği toplumlar çok yönlü nesiller yetiştiriler. Gelecek, böylece estetik ve sanatsal alanda bizlere yeni ufuklara çağ bile  açabilir.Aynı şeyleri ďüşünmek, bazen kötüdür.Çünkü önümüzdeki engeller ya da hataların çoğaldığını görmek bizleri üzebilir.

                        Tekrar söylemek isterim.Bu iki farklılık gerçekten kuvvetli bir ivme doğursa,keşke.....Mesela birleşen taraflar bu sinerjiyi hemen yakalamışlardır.Bazı ata sözlerimizde bunu kanıtlar,gibi...Meselâ ;bir elin nesi var,iki elin sesi var.İki el bir baş için.vs.......

                       Sinerji;sanki sorduğun bütün sorulara olumlu cevaplar verebilen bir yapıya benzer.İnsanları pozitif bir ruhla bir araya getirmesi bilmesi;tıpkı ruhla beden yapması......Beni kendine hayran bırakmıştır.

                       Artı ve eksi, birbirine ne kadar zıt olsalar....Bu iki güç bir araya gelince mükemmel bir güç oluştuğunu fark etmişsinizdir.Bende buraya dikkat etmek istiyorum.Toplum ve ailede sinerjinin gücünü görmek,bence her bireyin hakkıdır.




                 Serzaf derki;hiç üzülmeyin farklı olmak aslında bir şanstır.Sadece gücünüzün farkında olun ve sinerjinizi güçlendirin....
Belki  gücünüzü artırabileceğiniz bir ortak karşınıza
çıkabilir  ve güzel  bir sinerji  oluşabilir...



                       

                       

30 Ekim 2016 Pazar

DENEMEK İSTEDİM;



  


   

Denemek lazım,koşmak kolay mı?

Gidip görmek lazım,istemek kolay mı?

Düşmek lazım,uçmak kolay mı?

Beni anlamak lazım,bu hikaye kolay mı?

Gittiğim gibi gelmek lazım,aynı olmak kolay mı?

Uzaklar yakın olması lazım,vasıta bulmak kolay mı?

Denizler derya olması lazım,bu yolun sonu kolay mı?

Kötü olmak lazım,yoksa iyiliğin özünü anlamak kolay mı?

Düşünmek lazım,bir yanlış bu kadar kolay mı?

Bir söz söylemek lazım,bir iyilik bu kadar kolay mı?

Bir doğru yapmak lazım,kimseyi kırmamak bu kadar kolay mı?

Amacı olması lazım,yoksa bu yazının şiir olması kolay mı?

Bence hedefi  olması lazım,tanımak görmek gibi kolay mı?

Kısa bir cümle  olması lazım,DENEMEK İSTEDİM bu kadar kolay mı?




*__-SERZAF-___*















          
                                                                                                         

29 Ekim 2016 Cumartesi

RAKİPLERİN KOŞARKEN;

 

                        Yarışan,uçan ve zıplayan insanlar; uzaktan ne hoş değil mi?Biz bu çerçevenin neresinde kalıyoruz?Sanırım, yatay geçişe hazırlanan  veya uzaktan kumandanın yerini soranların arasındayız.Birisiyle hedefimiz aynı ise siz ancak rakip olabilirsiniz.Ama bazı insanlar zamanla bu koşuyu bıraktığı için sonlarına pek iyi yere çıkmayabiliyor.Böylece iki farklı insan formu çıkıyor.Biri istediğine ulaşan, bir başka grup ise kendini tembelleştiren ve zamanla tükenen insanlardan oluşur.

                    Şimdi konunun hayatımızın her safhasında olduğunu,hatırlatmak isterim.Kendimizi iyi bir gelecekte bulmak istiyorsak;daha aktif olmayı öğrenmelisiniz.


                   Elimizdeki fırsatları ve hayatın bize sunduklarını en iyi şekilde kullanmasını unutmamalıyız.


             Rakiplerimız bizim önümüze geçse bile mücadele etmeyi bırakmamalıyız .

             Her zaman yeniliklere açık olmalıyız.

             Kopya yerine daha özgün çalışmalar yapmalıyız.

            Elimizden birşey gelmiyorsa dilimize yeni bir şeyler katmalıyız.

           Düşüncemizi doğru projeler elde etmek için kullanmalıyız.

            Unutmayın! Rakiplerini asla düşmanlarımız değildir.Ayrıca bu tatlı yarış insanlığı daha ileri götüren bir sistemdir.

                        Biz arkada kalanlar;kendimizi toparlamaya zamanımız gelmedi mi?

                       Öne geçmek için hala birinin desteğini mi bekliyorsunuz?

                   Dört yanlıştan bir doğrunun gitmesi bizi çok zorladı galiba.Böylece boşa atmanın bedeline öğrendik.

                 Hâlâ vakit varken biraz sonucun nasıl tersine döner bir düşünün.

                 Önde olmak kolay değil, çünkü istediğimiz şey azınlıkta iken bu koşu bitmez.Ona göre gerçekten istiyorsak,ayağa kalkıp koşmalı ve sonun başlangıcını getirmelidir.



                SERZAF DER Kİ:HER ZORLUĞUN BASİT BİR SONUCU,HER KOLAYLIĞIN ZOR BİR YANI MUHAKKAK VARDIR.BİLİYORUM,HER ŞEY O KADAR ZOR Kİ;AMA BU İŞİ BİZ YAPARSAK ANCAK BİZİM OLUR.KENDİMİZE GELELİM VE HAYAT KOŞUMUZA DEVAM EDELİM.GELECEKTEKİ METİNDE GÖRÜŞMEK ÜZERE.......TEŞEKKÜRLER. ........

28 Ekim 2016 Cuma

SIR VE GERÇEK


                     Bazen iki kişinin , bazen bir grubun hatta bir ülkenin özel menfaatlarının saklanması için verilen söze sır denilir.Sır,çoğaldıkça etkisi bozulan ve bir anlamı kalmayan bir kavrama dönüşür.Böylece gerçek ya öldürür ya güldürür.Düşüncemizin bize verdiği nimetleri,insan herkese yaymak ister.Ama iyi niyetlerimizi, kötü amaçlı kullananları göz önünden ayırt etmemek lazım.İyinin ve kötünün bazen yer değiştirmesi bu yüzden galiba.Bence sır, üçüncü kişilere  verirmemeli.Ancak,şartlar yerine oturduğu da gerçek gün ışığına çıkmalı.Belki bu bizim için daha hayırlıdır.Ben herşeyin olumlu yönünden bakmaya çalışıyorum.Şimdi sır denilince birkaç cümle dökülüyor, ağızdan.Meselâ:
-Sır denilince insanın özel yetenekleri ,kötü ve iyi yanlarının saklanması olduğunu herkes bilir.Ama bilmezlikten gelir.
-Ancak sözüne sadık,güvenilir insanlara böyle sözler paylaşımlı.
-Sevdiği bir uğraşının mesleğe dönmesini sağlayan iyi bir davranıştır ,sır.
-İnsanın sevdikleriyle mutlu olma yöntemidir,sır.


                     Gerçek, ancak gün ışığın da açıklanması ve iyi niyetli olmalı.Herkese eşit biçimde anlatılmalı.İnsanları güç durumda bırakmamalı.



                         İnsanların,gerçek yerinde olması, insanlara değer katar.Kişilikleri oturan bireyler; gerçeğin nasıl kullanılması gerektiğini bilir.                                                                                          
 
                                                                                                                                                                                                                                                       Işığı elinde tutması,gerçeğe sahip  olmak kadar zordur.İnsanların bazen arasını bozan şeyinlerin gizlemesi lazım.Saklı yapılan iyilikler insanları biraz daha kenetler. Düşünmeyi sadece iyilik yapmak için kullananlar,her zaman insanlığın gerçek kahramanlardır.İnsanları birbirinden ayırt eden en güzel insan doğruyu yanlıştan ayırt edenlerdir.

İnsanların sırlarını bilmemize gerek yok.
İnsanları birleştiren sözleri çoğaltalım.

Düşündüklerimizi herkesle paylaşmamalıyız.
Gerçek sır herzaman sahibinde kalmalı.



SERZAF'a verdiğiniz zaman için teşekkür ederim.
Unutma! sır almak kolaydır,vermesi ise zor olabilir.
Sadece tanıdığın iyi insanlara..... ya da hiç kimseye verme sırrını......
Bir daha ki; metinde görüşmek üzere..................





                                                               



                   




KOZADAN YENİ BİR AÇILIM

                                                                                                                                                           Bir böceğin kendisinde değişimleri farkedince,dış etkilere daha hassas olduğunu biliyor musunuz? En ufak etkiye bile aşırı tepki verdiğini...Herşeyde bir çözümün olduğu doğada,böcek ilk adımı kendinde bulur.Önce daha fazla yaprak yemeye başlar.Kendi özünden ürettiği malzeme içinde bulur kendini.Peki bizim yaptığımız yaşam formunun bir benzeri olmuyor mu bu?Benzeri birkaç söz etmek istiyorum.Mesela,tek bakışta birşeye benzemeyen sonra kendi özgürlüğü kendine bulan,bir insanın misali.....

                       Fakat zamanından önce açılan bir ,kozanın ömrünün kısa olacağını herkes bilmezse bile,bazen şahit oluruz...İnsanların bir kısımda buna benzeyen hikayeleri vardır.İnsan olgunlaşmadan sorumlularının içinde bulursa kendini,ömrü kelebek ömrü kadar değil mi? Evet,cevap herkesin vicdanında gizli,sizce farklı birşey varsa daha iyi olur.
                    Kelebek ince, zarif ama elde tutulmayan bir  canlıdır.Doğada bir sürü çeşidi olsa da insanların yaşam alanlarında pek az görünürler. İnsanlarda her canlı gibi özgürlüğüne ve özgünlüğüne düşkünlerdir..Zaten canlılarda bu iki özellik olmasa doğada bu kadar süs olmazdı.                                                                                                     
                      
Kozadaki her açılım insana bir gelir kapısı olabilir.İnsan kelebeğin değerini anladığından beri böyle biliniyor.Böceği bile hafife almayın.İpek böceklerinin olduğu yerlerde ticaret adını doğudan batıya ipek yolu  diye iz brakmıştır.     

İşte benim açık gördüğüm alanda, ķüçük bir canlı ve biz insanlar birbirimize ne kadar benzerlik gösteriyoruz.Çünkü bütün canlıların bir  olan Yaratıcısı var.  Peki, bu kadar masrafı yapan Yaratan,bizlere niye böyle yolu tercih ediyor.Sanki hissettiniz değil mi?Her benzerlik te bir olan Yaratıcı'nın dokunuşları gizli sanki.




İşin özü, her şeyin tamamlandığı bir evrende,herşeyi kendine çekmesi ve zamanı oluşturmasıdır.İpek böceği ve insanda bu açılımda birbirlerini tamamlıyor.
İnsan bunları farkeder mi?Yoksa elerini  kirletmeye devam mı eder.Herkesin vicdanında aslında cevap anahtarı....Uzaklarda da mı? Sanmam!




Herkes görmüyor gibi yaparken;bizde mi yanlış yapalım.Bu kadar delil varken bii çukura daha girmek niye.Ben sadece gözlemciyim.Bütün güzellikler böyle evrene saçılmışken;bize sadece düşünmek kalıyor.Cevap sizsiniz......





Serzaf'tan sizlere bir yol;isteyen zaten bu yazıyı okusa da anlamaz.Kimisi ise bu yazılara ihtiyacı yok zaten....Unutmayın,ufkunuzu geniş tutun ve kuzu postu girmiş kurtlara bulaşmayın.Bana vakit ayırdığınız için sağ  olun.Teşekkürler. ......
        






23 Ekim 2016 Pazar

TORYUM

             
                         Adını  Norveç efsanesi tanrı Odin'in oğlu Thor'dan TORYUM elementi ilk defa MARİE CURİE tarafından bulunmasıyla1903 Nobel Fizik Ödülü'nü almıştır.
         
                                             TORYUM' UN  FAYDALARI
   
                    -Temiz,çevreye zararı olmaz.
                   -Daha az atık bırakması
                    -Gelecekte elektrik ihtiyacını karşılayabilir.
                 
                         TÜRKİYE
                -Şuan Türkiye'de 344.000 ton toryum var.Yani Dünya'nn 13.2% kadar karşılığı var.

                           TORYUMUN  KULLANIMI

                  -Gelecekte avantajlı bir yakıt olabilir.
                  -Nükleer santralleri  iyi bir katkı olur.
                   -Maden,roket ve uçak yapımda kullanılır.
                  -Seramik ve elektrik yapımında kullanılır.



                           TÜRKİYE 'DE ÇIKARILDIĞI YERLER:-ESKİŞÉHİŔ-MALATYA-SİVAS-KAYSERİ-DİYARBAKIR-VS-

Türkiye'nin enerji geleceğini sadece ben yazmıyorum ki Gençler.Benim gibi saklı karakter çok  var.Benden söylemesi malınıza sahip çıkmasını öğrenin.Umarım bir gün hepimiz iyi yerlerde sevdiklerimizle oluruz.Bana ayırdığınız vakit için teşekkürler. .......-SERZAF-

17 Ekim 2016 Pazartesi

BASİT BİR DOKUNUŞ



          O kadar zorlanıyorum. Yine de ortada birşey yok.Fikirlerimiz bile ödünç  ve zor. Bunların sürümü veya versiyonları da ortada çoğalmakta...Nerde hata yapıyoruz.Her sene bir sürü mezun verdiğimiz halde...Yoksa yatıyormuyuz?Buna kimse evet demez...

           Millet olarak kendi işimizi bileüretmez olmuşki hep  bu sorunları yaşıyoruz.Herkes  bir devlet kapısına dayanmak istiyor.Devletin imkanlamı var.Ama sınırlı sayıda tabi ki.Şöyle gezerken bakıyorum ki;herkes cafelerde ,barlarda...Bir insanı da kitap okurken görmek zor.


                           Kitap okumak insanı ve düşünce Sistemini aktifleştirir.Bazı insanların bunu eksik yaptığını şahit oldum.O kadar kitap okuyan insan var ki, yine aynı hataya düşüyor.Hata nerde?Bence eksiklik;basit bir dokunuşu unutmak.Dokunduğunuz  kitapların içindeki hazineyi görmediğimiz için belki....



                        İnsanlarımızın okumak,anlamak ve bunu basit bir dokunuşla gün ışığına çıkarmağa ihtiyaçları var. Bence bunu herkes yapabilir.Ama nasıl yapılacağını kimse bilmiyor ya da göze alamıyor.....Atatürk dahi bu işin gençler tarafından çözüleceğini anlamıştı.



                        Keşke; her insan sevdiği dersin çırağı hatta ustası olsa.O zaman işsiz olanlar sadece kahvede emekliler olurdu.Unutmayın;basit bir fikir,basit bir dokunuştur. ..



                       Bunu anlıyanlar pek azdır.Ama Anlamak istemeyenler pek çoktur.Unutmayın; okumak uygulamayla anlaşılır.Bana vakit ayırdığınız için sağ olun.TEŞEKKÜRLER. ........






                                                                                                         -Serzaf-                    

YENİ NESİL TASARRUF




 
                          Gelecek olan ihtiyaçlarınızı, geçmişten gelen tasarrularımızın sayesinde evimızin ekonomisi döndermesi kolaylaşır.Belki,istediklerimizi zorlanmadan elde ederiz.Para biriktirmek zor olsa da,şimdi devlet katkısı vatandaşlar için artık var.


                        Zor günler için kenara koyduklarımız, harcadıklarımızı tutumlu kullanmak ve kullandığımız araçların dönüşümü birer tasarruf örneğidir.



                        Gelecek kuşaklar tasarruf konusunda daha şanslı olacak sanırım.   Kullandıkları araçlardan,yedikleri,içtikleþriden,hatta atıklarını   ve diğer teknolojileri bile daha ucuz, kullanışlı hale sokabilecekler.



                     Geleceğin tasarrunu,gençken düşunmeliyiz.Yaş geçicince  yatağa bağlı kalabiliriz.Başımıza hastalıklar gelebilir.Tamam ,biriktidirğimiz parayı ölünce yiyemeyiz.Ama  hiç yoksa,son Günlerimiz huzurlu geçiriz..


                         Evet,şimdi tasarruf çağı:gelecek kuşaklara miras olarak çöp dağları,kirli sular ve kesik ağaçlar mı bırakacağz. Böyle hayır duası beklenmez ki,ona  göre dünyayı nasl bulduysak öyle bırakmalısınız. Çevremizde pisliği  temizlik yaparak tasaruf yapmalıyız.


                     
,           Bu tasarrufu, aç kuşlar için mi olsun?.Yoksa sanıyor musunuz?Niye herkese boyun etsinler ve sayamadığım bir sürü hayvan.Tasaruf sadece çok kazanıp,az enerji harcamak değildir.Bana göre;ısraf etmemek ve sevdiklerini düşünmektir.

           Gelecek yüzyılda hiçbir canlı aç kalmasın!Bence;yapılacak en büyük teknolojik tasaruf bu olacak.Ama herkes az yakan araçlarla bu dünyayı terk etme düşüncesinde,kime ne.........Dünya evim benim,dünya  mezarım benim......

Bu kadar bana vakit ayırdığınız için sağ olun.TEŞEKKÜRLER...........serzaf.blogspot.com



16 Ekim 2016 Pazar

FEDAKÂRLİĞİN CAZİBESİ

 
     

                           Ekmek  parası;insan  elinden ne geliyorsa o işte.Ne kadın dinliyor ne erkek.İnsanın birşeyler yapabilmesi altın bilezikten ötebirşey ,sizce?Her yükün veya taşınan her insanın hikayesini ezberlemiş bir tutkuyla sallar direksiyonu şöför......





                        Şöför, hele de tır şöförleri bu kadar cazibeli değil ama onlarda hayatlarının bu kadar kolay olmadıklarını biliyor.Nerdeyse,kelle koltukta olduğunu anlıyorlar.



                      Bu kadar fedakârlık tabi,yurdumuzun Al Sancak cazibesini dalgalandırmak olduğunu asla unutanlara unutturmayacağız.Çünkü kim bu topraklara emek verirse:ANADOLU asla onu aç-susuz bırakmaz.



               
     Bu fedakârlığın bedeli  kolay ödenmedi. O kadar umutsuz olma,çünkü sen eşsiz bir milletin torunusun......Diğer yazılarımda görüşmek üzere...
TEŞEKKÜRLER. .............







-SERZAF-





15 Ekim 2016 Cumartesi

ÇOCUK VE FİNANSAL EĞİTİM

 
   


                  Gelecek bize ne getirecek ve neler götürecek.düşünmeyen yoktur sanırım .Herkes çocuklarını iyi yerlerde okutmak ister değil mi? Evet ,biz bu emaneti çocuklarımızın kullanımına bırakacağız.O yüzden finans eğitimi küçük yaşlarda başlatmalıyız.

           Hayata bir adım başlıyorsanız;her şeyden daha fala haz almaya başlarsın. Her şeyin en iyisini,çorbanın en güzel yapıldığı yere gidersin.Geçmişte yaptığın yatırımlar sana belki yatıştıracağınız bankada hoş geldin faizi bize verebilir.


         Tasarruflarımızı çar-çur etmezseniz,
belki  5 veya 10 sene içinde lüks bir konutta bile ailemizle yaşarsınız.



              Her eşyanın bir maliyeti vardır.Unutmayın bir
eşya ne kadar kaliteli bir iş veya mal alırsanız o kadar TASARRUF
etmiş oluruz.




...................MUTLU GELECEKLERE.............




         
NE OLRSANSANIZ OLUN,
EVLATLAINIZI EMAET EDECEK
KİŞİLERİ İYİ EĞİTİN
ÇÜNKÜ BU VATAN SAHİPSİZ DEĞİLDİR!!!
 



GELECEK YAZIMDA ĞÖRÜŞMEK ÜZERE....

TEŞEKKÜRLER.................

13 Ekim 2016 Perşembe

FASULYE TURŞUSU


                Fasulyeden o kadar bahsettik ki,şimdi bloğumda bir köşeye koymak istedim.Karadenizli bir aile olarak her sene fasulyeleri tane tane ekeriz.Diğer yemeklerin yanında lezzet katar fasullerin faydaları çoktur.Ama her yemek gibi fazla yenmemeli.....Tarladan kendi hasadımızı koparmak gibisi var mı?
 
         
 
                Her fasulye tanesinin farklı bir hikayesi var sanki: Renk vardır,insana can verir.Renk vardır insana kan katar.Her fasulye sırığı ,fındık odunundan yapılır.Fındık odunun etrafına uzar gider ve ardına bakmaz.



             Köylüler farklı türdeki tohumları takas ederler.Bu da onların zenginliklerini artırır.Bir tohum misli misli geri gelir nede  olsa..


              Her sabah fasulyenin  nimetlerinden bahseder,annem.Bunu söylemek ona göre bir tabağının üçte ikisini bitirmekle eş değer olur sanırım.




               Fasulye ile kötü anılarımda oldu.Ama bu ufak hataların hiç önemi yok.Kokular ve korkular bunlar herkesin başına gelir ve geçicidir.




               Şöyle kuru fasulyenin yanna pilav ne gider. demi?Kolay gibi görünen yemekler,ne zahmetlerle yapılıyor.Unutmayın........!  



               Elimden gelen bu kadar!Gelecek yazımda görüşürüz.........Teşekkürler.................






                                                                                                                    -SERZAF-

12 Ekim 2016 Çarşamba

HADİ PAYLAŞALİM

 
                       Bir ekmeği paylaşırken; aslında ona yeni bir vücut veriyoruz.Bu vücut bizi ķötü anlarımızda bizi korumaya aldığını biliyoruz.Allah,bize verdiklerinin çoğalmasını ve ürünlerimizin sevdiklerimize payaşılmasını söylüyor .Bunu örnekleriyle doğada karşılığı bulunmaktayız. Ama veren elin,alan elden üstünlüğünü unutmamak gerekir.




                          Paylaşmak;aslında karşı tarafının ihtiyacını karşılamak için yapılır.Bazen biriyle bir saati birlikte geçirmektir:PaylaşmaktırÖyle istiyorum  ki, herkes mutlu olsun.




                          Özgün bir sofraya herkes oturmak ister.Evet, bir kişi eksiktir.Hemen aile büyükleri bunu fark ederler.Önce çevreyi sonra da yakın tanıdıklarını düşünürler.Çünkü;ailem misafirlerle birlikte sofraya oturmayı çok severler.



                       Gereksiz gibi görünen tasarruf larımızınm bize dönmesini ister misiniz ? Sevgi ,umut ve zenginlik olarak mı?Yoksa fakirlik, mutsuzluk ve anarşi olarak mı bize dönsün?Kararı siz verin.....................



 





                           Hadi! Yarım elma ,gönül alma....Benim zenginliğim bile yok deme...Belki karşıdaki insana  gülümseyerek ihtiyacını karşılaybiliz.İnsanı maddiyat  zengin etmez. Onu koyup kollayan çevresidir ve mutlu kılar. Gerisi de boş şeyler, zaten.....









                          Paylaşalım.....paylaşalım ki herşey fazla zaten.Bak zaman geçiyor.Görüyorsun olduğumuz yerde bayatlıyoruz.Bari geriye bir dostluk tohumu atalım.....


                          Yaşadığımız hayatın,özetidir yazdıklarım.Yaptığımız şeler  ancak kendi tabağınızda bulursunuz.Cebimizdeki milyonlar mı?Onlar sadece emanet.........






             Umarrım sizlere bir şeyler katmışımdır.Gelecek yazımda görüşmek üzere.Kendinize  üzere.....TEŞEKKÜRLER. .......













                                                                                                     



                                                                                                                  -SERZAF-