Powered By Blogger

12 Aralık 2015 Cumartesi

AYNAYA BAKARKEN;


/>
         
  Hepimizin bir yansıması var.Ya da ben  öyle  hissediyorum.Dünyanın sorunu geçse de, en kötü günler
 insanda iz bırakıyor . Nereye sarılsak bizim için çok geç olmuştur.Aklımızın kontrolü başkalarının eline geçmiştir. Ruhumuz bile bedenimizin içinde hapis hayatı içinde bulabilir.Böyle duygular ancak insanda ruhsal çöküntüler yaşatabilir.Yine de bu boşluklar beni etkilemez geri dönmez diyemiyorum.



           
                       Dünya düz diyenleri düşünürüm hep.Onların her zaman dünyanın sonuna gitmeye üşenenler olduklarını anlamaya başladım.Dünyanında sonunun başladığımız noktada bittiğini gözlemliyor insan.Tıpkı ayna gibi.Çünkü iki uygulama da başın sonu,sonun başlangıcı var.Bu çok tuhaf bir şey.


                         Kaşifler gibi meraklandırır beni hep aynanın diğer boyutu.Acaba biz mi aynanın içindeyiz,yoksa o bizim içimizde mi ? Benimki sadece biraz çocukluk galiba.Bunun cevabının sadece bir yansıma olabileceği okul yıllarında keşfettim.Ama yine de aklımda soramadığım ve bilmediğim düşüncelerin birçoğunun olduğunu, gelecekte keşfedileceğini hissediyordum.


                          Ayna ayna söyle bana bugün nerden  başlasam, diye soranlar yok mudur? Bazen beni de böyle bir soru sarar içimi.Sorular soruları takipte, aynanın yansıttığı varlık ise başka bir aynanın içine kaynıyor.  


                           Burda fazla birşeyler anlatsam bile saçmalarım galiba.Önemli olan şey kişinin başkası üzerinde etkisinin kendi karakteriyle uyuşması olduğu hissettirmek istedim.                      
                       
                         Sözün özü sizde ayna gibi sadece dış görünüşe aldanmayın.Yoksa başladınız yere geri döner.Üstelik hayata zararla devam edersiniz.


                        Şimdilik bu kadar.Beni takip etmeyi bırakmayın.Diğer yazımda görüşmek üzere...........






                       


                       

3 Kasım 2015 Salı

İşin varsa, gücün olur, elbet. .

      
       
  Bana işin ne diyenlere bazen hiç düşünmeden şu an bir işte çalışmıyorum, diyordum.Bunu kendime ait bir başarıyı henüz elde etmediğim için hissediyordum galiba.


           Düşündüğüm yerde değilim, hatta bir resmi kurumda bile çalışmıyorum.Biliyorum, bütün olumsuz koşullar önümde beni bekliyor olabilir.


          Benden, yaşama şartları daha kötü olanlar bile hayat kaygısını dert etmiyor gibi görünüyor, gözüme.

          
         Şimdi soracaksın, senin işin ne diye.Sadece şu an ne yaptığımı söyleyebilirim. Yani anlık işleri ve günün getirdiği tecrübeleri hayatın içinde harcamaya çalışıyorum.


         Her zaman para kazanmıyor hatta bazen yapacak iş dahi bulamıyor olabilirim.Aslında fakir sayılmam ama zengin de değilim.


        Bir işe girmek için ya  çok tecrübesizim ya da çok yaşlıyım. Neyse bu benim şartlarım, başkasına  hoş gözükse de,  beni biraz hırpalıyor.


        O kadar zamanım boşa geçti ki, fırsatlar elimden teker teker kayıp geçti.Belki bu blokta yazma fikri beni sadece sosyo-psikolojik alanıma yeni bir atılım projesinin bir parçası yapabilir.Önemli olan kendimle barışık yaşamam değil mi?


               İnsan insanın kurdu, derler ya.Bunu ancak yaşayanlar bilir.Yaptığınız işler aksine gidiyorsa, hiç bir şeyden zevk almamaya başlarsınız.


             Herkes yapamadığınız şeyleri size tavsiye etmeye ya da başınıza kakmaya çalışabilir. Kendinizi hiç bir işe yaramayan birisi gibi düşünmeye başlarsınız.Hayatın kenarında beklerken, zaman akıp  gidenleri izlemekle geçiyor sanki.Sanal da olsa birinin aklında kalmak istiyorum galiba.


               Ve şimdi diyorum ki; ben işsiz değilmişim. Sadece biraz cesaretim eksik biraz da güven duyacağım
bir dert ortağım yok gibi.


             Benim yazdıklarım beni bağlar.Düşündüklerim sadece benim kendimi daha özgür, daha güçlü hissetmem içindir.


           Sizinde kendiniz haz duyacağınız bir işte, geleceğimizi şekillendirmeye gücünüz bulunması dileklerimle.


           Okumak sadece birbirimize daha fazla yakınlaştırır.Gelecek yazımda beklerim .Bye.....

23 Ağustos 2015 Pazar

Resme Yansıyan Çizgilerim *

          HİÇ BÜYÜMEDİM Kİ

     
           Hayat ,insanı zor sınavlarla devamlı denemektedir. Bunun karşılığında da insan zamanla yıpranmaktadır. Vücudumuzdan her gün bir şeyler kaybediyoruz.Bu şartlarda dahi eskisi gibi yaşamaya devam  eden.Soran olursa da:Ben kendimi genç hissediyorum cevabını veren çok insan görmüştürsünüz.  


           

          Zaman, alıştığımız her şeyi zamanla ayağınızın altından alıverirmiş.Karşılığında bize  tecrübesini emanet eder.Bunu her yaş için bir çizgiyle yüzümüze vurulmuş.Bu söz öbeği aslında kötü bir sonuç değil bence. Ne yapacağını bilmeyenler vardır.Ama bu işlerde saçını, sakalını beyazlatanlar , bu işin sadece görünen yüzü olmuşlardır.Ben şunun altını çiziyorum.Yaşlanmak insanı sadece fiziksel yönden kısıtlıyor.Yoksa her insan nefesi tüketene kadar  ruhu hala genç ve kudretlidir.


          Çok bilimeyenli bir hayat serüvenidir ömür denilen yol.Fantastik ve akla zarar sorular gelir insanı uğraştıran;insan bu ödevleri yaparken,zamanın kendine yeni bir rol biçtiğini farkedemeyebilir.Bir de bakmış etrafındaki yaşıtlar ihtiyarlamışlar.Sanki gençlik gitmiş, çocukluk evresine geri dömmüştür insan.Buna rağmen her yaşın kendine özgü bir güzelliği olduğunu düşünüyorum.  


             İnsan saygı duyurması gereken bir varlık olmuştur.Hem de yaratıldığı ilk günden beri.Tecrübe denilen güç insana tarih boyu şans getirmiştir.Bunu başarmak için de insanın zamana ve bilgiye ihtiyacı olmuştur.Yaşlanırken,kaybettikleriminin geri gelmesi için çalışırmıştır insan.Ama fazla bir şey yapamamıştır.Anlıyoruz ki ömrümüz istediğimiz kadar uzun değil.Ama sevdiklerimizle yaşlanacak kadar değerli olduğunu hissediyoruz. 



             Yaşlanmak aslında çocukluğun geri döndüğü bir dönemdir.O yüzden insan şunu diyorsa yaşlamıştır:Ben,hiç büyümedim ki.Bu söz insanın kendine söylediği pembe yalanlardan oluşmuştur.



               İnsan yaşlanır.Geriye bıraktığı saygısı,sevgisi kalır.Bunu yapabilen insanlar başarıya ulaşmıştır.Yoksa insanın görünüşünün değişmesi veya gücünü kaybetmesi önemli değildir.

              Herkese;bir gün bizimde yaşlanacağımızı,büyüklerimize saygıda kusur etmemiz gerektiğini hatırlatırım.
       
               Sevgi ve saygıyla...Kendinize iyi bakın..... 
               





            
                                          


















































14 Ağustos 2015 Cuma

Tercihlerin Yaşamızdaki Yeri *


                                SEÇ VE YAŞA
 


Yaşadığımız olaylar bazen bizde büyük etkiler bırakabilir. Sizde bu olayın içinde etki sahibi olmak istersiniz bazen.Oyuna sizin şekil verdiğinizi düşünmek size  haz veriyor.Ama yaptığımız tercihlerin bizi nereye götüreceğini her zaman bilemeyiz.İşte bunun cevabını okuduklarınızı yaşayarak bulacaksınız.



             
                  Küçük yaşta bile seçimlerimin bir çeşiti yoktu benim hayatımda.Yediğim yemekten, oyuncağıma kadar vs....Aklıma gelmezdi aslında.Hayatın hazırlık sınıfında ilerliyormuşum sadece herkes gibi. Ailem önce herşeyi benim için seçerdi. Ama bu tercihleri çok hor kullanıldım. Niye bilmem ama, insanın kendi sevdiği seçimlerinden oluşan bir dünya daha kalıcı oluyor. Hayallerimizin ülkesini bulmaya çalıştık. Ama hep    doğduğumuz yerde kalmayı seçmek zorunda kalanlar birisi olmuşuzdur.


                  Yollar ve mesafeler insanları ya ayılmıştır yada birleştirir. Bu da hep insanlığın seçimi olmuştur.Yaşadıklarımız geçmişimizin  bir yansıması olduğunu söylemek isterim.Hiç mi suçlamıyoruz yaşadıklarımız için başkalarını?Böyle düşünüyoruz ama, sessiz kalmayı seçiyoruz.Teoriler çoktur ama uygulayanlar pek azdır. Ben seçtim, benim yolum demeli.Sonra yaşadıklarına katlanmalı insan.


         İrademizin bize verdiği güçle kararlarımızı almak isteriz.Ama insan sadece seçtiği yol kadar ilerliyebiliyor. Her yol ayrımı insan için bir dönüm noktası oluveriyor.Burda kendi hislerimize güvenmeli ve yaşanmış tecrübeleri dikkate almalıyız. Seçimlerimizin arkasında durmasını ve yaşadığımız her şeyin telafi edilemeyeceğini bilerek işe başlamalıyız.Riskler bizi korkutmamalı. Aksine daha istekli bir hale sokmalı.



     Hayatın zorlu yollarında giderken, dönmemiz gereken sapakların farkında olalım. Zamanımızı ve gücümüzü yanlış seçimlerle tüketmeyelim.Unutmayalım ki neyi seçersek, onu yaşarız.Yaşamak güzel, seçimlerimiz bizi yanıltmamışsa.



        Seçtiğinizin bir yaşama şekli olduğunu ve her yaşamın kıymetli olduğunu aklınızdan çıkarmayın.Iyi seçin, mutlu yaşayın.Kendize bir iyilik yapın lütfen.Sonra ki yazımda görüşmek üzere!.......

7 Ağustos 2015 Cuma

Toplumsal Yaşam İçinde Biz *

                                                                                                                                                                                 ALGISAL  YAŞAM          

                                         



                Hayat insanı bazen yalnız bırakılya.Niye?Başkaları gibi   oynamıyordunuz oyunu çünkü.Kural denilen bir sürü çelişki içinde kafanız dönmüştür..Gördükleriniz size hiç uymuyordur.İşte bu gibi şeylerin hepsi algıların insanı farklılaştırmasını ve birbirinden ayrı yaşamları paylaşmasını  sağlamaktadır. Algılar insanı bazen yanılgı içinde yaşamasına sebep olmaktadır.Peki algımızın bize oyun oynamasını biz mi istiyoruz?Yoksa toplumun bizim için sunduğu algıları mı benimsiyoruz?



               Hayat, okul yıllarında herkes için eşit başlar.Kimi doktor,kimi polis veya öğretmen olmak ister.Düşülen meslekler insanı sadece topluma benzetmektedir.Oysa insanlık sadece bugün için gözde olanı değil.Yarın neyle uğraşması gerektiğini de bilmelidir. Algı; insanın hissettiğini, etrafındaki malzemeleri kullanarak şekil verdiği bir tarzıdır, bence. Herkes aynı şekilde istediği sonuca varmayabilir. Çünkü her insanın bu dünyaya geliş  sebebi    aynı olsaydı: Kimse taşı taş üzerine koymazdı.        



           

    Bu dünya bir otobüs olsaydı.Herkesin penceresinin farklı yerlere açıldığını görüldünüz. Fakat bu kadar pencerenin aynı amaca hizmet etmesi biraz düşündürücü. İnsan çevresini nasıl algılıyorsa çevresine ve cisimlere öyle isimler verir, hatta nerde kullanacağını bu şekilde karar verir.
             
  
   
                   Bardak misali; kimisi su var der.Kimisi ise tersini söyler.Aslında iki bakış tarzı da doğru olabilir.İşin özü şu; toplum hangi düşünceye ihtiyaç duyuyorsa, o an için onun düşüncelerini benimseyecektir.Bu da özümüzün ve toplumsal ihtiyaçlarımızın algılarımızı şekillendirdiği anlaşılmaktadır.                   


       
      Unutmayın, algı denilen duygu herkeste farklı işler.Kendi ihtiyaçlarınızı başkalarının
algısına kurban etmeyin.Çünkü siz değerlisiniz.
     

31 Temmuz 2015 Cuma

TANIŞ & YORUM

                                   

    Merhaba, ben Serkan Zafer. Yazdıklarım  beni sizden biri   yapmasını biraz da sosyo-kinetik alanımı aktifleştirmek amaçlıdır. Aslında yazdıklarımın birçoğunu ya yaşadım ya da gözlemledim.Bir meslek sahibi olmak o kadar kolay değil.Bir de sayısal bilgileriniz benim gibi zayıf ise üniversiteyi açıktan (Kamu Yönetimi ) okur.Sonra da kpss de çakarsınız.

                       

                                                                  
       Düşünce ve yaptığınız şeylerin kendinizi yansımasını istiyorsanız, özgün bir isim bulmaya çalışırsınız.Bende burdan başladım. Blog yazmak, göründüğü kadar   basit olmadı.Biraz güçlükler yaşadım.Bazı örnek site ve blokları gezerken, hiç düşünmediğim bir isim geldi aklıma.Kendime özgün bir marka.Bunun kısaltması da SERZAF olarak tasarladım.Anlamını kendi kazanmasını istediğim için SERZAF'ı okuyup, anlıyanların vicdanına bıraktım.Bloğumun ismi, kendi isim kısaltmamdan oluşuyor.Makale yazarlığı yapmak benim hedef tahtam. Fakat her düşüncem yerine varmayabilir.Önemli olan yazımın  kalıcı ve özgün olması bana yetiyor.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                            
               

             

   Dayandığım konuların daha önce tecrübe edilmesi beni biraz yavaşlatıyor.Ama azmim bana güç veriyor. Konularımı genellikle yaşadığım anılardan ve gözlemlerimi yansıtmam sayesinde oluşturdum. Dahil ettiğim düşünceler; insanların farklı yönlerini bir ayrım noktasından çok, bir kazanım noktasına götürdüğünü hissettirmektedir. Umarım; yazdıklarımla sizleri sıkmam.Çok konuşan biri değilim aslında  yalnızca beni anlayan bir dost varsa değişir bu.              

                                             
                  Tasarı ve hedeflerimi, kendimi tanıdıkça geliştirmek istiyorum.Düşünce olarak, basit bir yöntemle özgün birşeyler üretmeye çalışıyorum.Bloğumu, özelden genele gitme ve çözümsüz gibi görünen konularda farklı bakış açıları üretmesi için yazıya döktüm.Umarım,sizi üzmem.Gelecek yazım bu yazımdan daha iyi olur,inşallah!                                

               Görüşmek üzere, kendinize bir iyilik yapmayı unutmayın.........